MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİNİN
DOĞUŞU : CUMHURiYETÇİ KÖYLÜ MİLLET PARTİSİ'NDE GELİŞMELER
VE DEĞİŞİM
23 Subat 1963 tarihinde Türkes ve
arkadaslari Türkiye’ye döndügünde ülkedeki siyasi atmosfer ve milliyetçi
camia özetle böyle bir görüntüye sahipti. Bu tarihten sonraki gelisme, Türkes’in
CHP ve sol orijinli telkinkerinde etkisiyle, Aydemir’in Mayis 1963’te ikinci
darbe girisiminde bulundugu sirada gözaltina alinmasi olmustur. Bu hadise daha
sonra beraatle sonuçlanmistir.
Türkes ve arkadaslarinin ülkenin kültürel, ekonomik ve siyasi sorunlari, dis
poliitkasi gibi konularda hazirlrkli olduklari, projeler gelistirdikleri ayni
tarihlerdeki faaliyetlerinden anlasilmaktadir. Bu dönemde Türk Ocaklari’nda
konferanslar vermisler ve "Türkiye Huzur ve Yükseltme Dernegi"
isimli bir dernegin kurulus çalismlarini yürütmüslerdir. 22-23 Subat
tarihinde toplanan CKMP Kongresi sirasinda da bu partiye katilmislardir. Partiye
girenler arasinda 14’lerin taninmis isimleri olan Muzaffer Özdag, Rifat
Baykal, Dündar Taser, Mustafa Kaplan, Ahmet Er ve Numan Esin de bulunuyordu.
Bütün bu gelismelerin (Türkes ve arkadaslarinin Türkiye’ye gelisi,
faaliyetleri) hem sol hem de sag görüsün ilgisini çektigi görülmektedir.
Sag egilimli partiler içinde 27 Mayis’i organize edenlerden biri oldugu için
"DP düsmanligi" yla elestirenler olmustur. Ayni partiler bünyesindeki
"milliyetçi kanadin" temsilcileri tarafindan ise askeri yönetim dönemindeki
konumlari oldukça hayati ve önemli olarak degerlendirilmistir. O tarihlerde
Adalet Partisi Genek İdari Kurulu Üyesi de olan gazeteci-yazar Gökhan
Evliyaoglu bu konuyla ilgili bir yazisinda su görüsleri dile getirmektedir.
"…Bir an için ihtilalin ilk günlerini düsününüz. Bir gurup asker
bir darbe ile idareye el koymustur. CHP’liler birlikte anarsistler, sol
cereyanlari tarik edenler bu ihtilali istismar etmek, yoludan çikarmak için
elinden gelenleri yapiyorlardi. Günlerce rejime hakim olanlardan bir anti-komünist
beyanat bekliyorduk. Bu ses nihayet çikti ve A. Türkes’in hançeresinden çikti.
Bunun üzerine bütün maskeli komünistler onun aleyhinde propagandaya
giristiler.. Çok büyük bir jurnal ve iftira kasirgasi karsisinda istirap çekenler
ise gözlerini Türkes’e çevirmisler, ondan çok sey bekliyorlardi. İhtilalin
münhasiran CHP ve İnönü lehine ve onlarin menfaatlerine göre
neticelenmesini önlemeye çalistigida milletin gözünden kaçmiyordu.
Onun bu gayretleri CHP’lileri de seflerinden en küçük piyonlarina ve yazarçiklarina
kadar hepsine kendini düsman etti. 13 Kasim tasfiyesinde CHP’nin ve onun
hizmetindeki solcu basinin büyük rolü olmustur…"
CKMP’nin Türkes ve arkadaslarinin katilimindan sonraki ilk büyük kongresi 1
Agustos 1965 tarihinde toplanmistir. Bu tarihe kadar CKMP "parti genel müfettisi"
sifatiyla görev yapan Türkes, partinin tasra teskilatlariyla sicak iliskiler
kurmaya çalismistir. kongrede "eskilerin" adayi Ahmet Tahtakiliç’a
karsi genel baskanlik mücadelesini kazanmasi bunu göstermektedir. Tahtakiliç’in
516 oyuna karsilik Türkes 698 oy almistir.
Bu son gelisme ilginç degerlendirmelere konu olmustur. Metin Toker’in Akis
Dergisi’nde yer alan haber-yorum Türkes’in genel baskan seçilmesi
"1930’lar Almanyasindan bir ses olan Türkes ile kafatasçilarin çesitli
oyunlar araciligiyla partiyi ele geçirmesi" seklinde degerlendirilmistir.
Sol egilimli Yön Dergisi’nin bu konuya iliskin haber yorumu ise söyledir:
"Türkes’in basarisinda, partinin gittikçe zayiflamasi karsisinda ümitsizligi
kapilan eski yöneticilerin gevsek tutumunun payi büyüktür…Kalenin kismen içerden
fethi, Türkes’in isini çok kolaylastirmistir. Fakat Türkes ve arkadaslari,
çözülen CKMP’ye gerçekten taze kan getirmisler, teskilati genisletmisler,
canlandirmislardir. Bunda Türkes ekibinin, askerlikten gelme, ciddi, planli ve
hizli çalismasi önemli rol oynamistir. CKMP Müfettisi adim adim teskilati
dolasmis, partili oldugunu dahi unutmus eski CKMP’cilerin isimlerini bulmus,
mektuplar yazmis, toplantilar düzenlemis ve onlari yeniden partiye
isindirmistir. Ayrica yeni iltihaklarla teskilati genisletmis ve güçlendirmistir.
Bütün bunlar, sadece askerlikten gelme metodik bir çalismayla izah edilemez.
Türkes sayica az da olsa kendini boslukta hisseden bazi muhafazakar gruplarin
aradigi lider oldugu intibaini yaratmasini bilmistir…Simdi Türkes ekibi, bu
çevrelere, geleneklere ve Anayasa hudutlari içinde dine azami sayglili ve
milliyetçi bir çerçeve içinde bir kalkinma görüsü getirmektedir. Bunun içindir
ki Türkes ve arkadaslari program meselesine büyük önem vermisler ve 257
maddelik bir programla ortaya çikmislardir."
Gerçektende CKMP’nin yeni yönetici kadrosunun partiye yeni bir hüviyet ve
canlililik kazandirdigi görülmektedir. Ancak yeni yönetimin is basina gelir
gelmez "fasizm" basta olmak üzere çesitli elestirilere ve suçlamalara
muhatap olmasi gelisimini yavaslatmistir. "Eski CKMP’liler"in bir
kisminin partiden ayrilarak baska partilere gitmesi teskilatlanmanin - büyük
ölçüde - yeni bastan yapilanmasina sebep olmustur. Dolayisiyla partinin
1960’li yillardaki durumu bir program ve teskilat yaratma ve benimsetmeye çalisma
çabalari ile sinirli kalmistir. 1970’li yillar ise yeni bir isim ve imajla
birlikte kendini milliyetçi camiaya kabul ettirme ve kitlesellesme sürecini
ifade etmektedir.
CKMP’nin Türkes ve arkadaslarinin yönetimi altinda yapilan ilk Büyük
Kongresi’nin ortaya koydugu sonuçlar bunu göstermistir. 24-25 Kasim 1967
tarihindeki Kongre’ye iliskin olarak yapilan bir degerlendirmede söyle
denilmektedir: "…Kongre klasik bir kanuni formaliteyi yerine getirmekten
ziyade, Türkiye’deki milliyetçilerin toplanmasi ve bir kurultay havasi içinde
Türkiye’nin dertlerine egilinmesi bakimindan ilgi çekiciydi. Bilhassa, henüz
bu milliyetçi kurulusa kayitlarini yaptirmamis milliyetçilerin Kongre’yi
ilgiyle izlemeleri ve olumlu düsüncelerle ayrilmalari, gelecekte CKMP’ye
katilmalarin olacagini gösteren delillerdi."
1965-1967 yillari arasinda parti teskilatinin ve programinin gelisimi ise söyle
özetlenebilir: 1965 yilinda CKMP’nin teskilatlandigi il sayisi 25 iken, bu
sayi Kongre’nin yaptigi 61 il ve 435 ilçeye yükselmisti. Yine bu Kongre’de
"9 Isik" olarak tanimlanan yeni doktrin parti teskilatina ayrintili
olarak açiklanarak, tanitilmis, parti programinin/ fikriyatinin çerçevesini
belirledigi ifade edilmistir.
CKMP’nin hem fikri, hem de teskilatlanma düzeyinde milliyetçi camiayi temsil
etme çabalari 8-9 Subat 1969 tarihinde Adana’da toplanan Olaganüstü Büyük
Kongresi ile birlikte yeni bir asamaya gelmistir. 1965-1969 yillari arasindaki
"hazirlik ve geçis dönemi"nin sonunda varilan yeni asamayi,
Kongre’de delegelerin de büyük destegini alan "Milliyetçi Hareket
Partisi" ismi sembolize etmektedir.
Gerçekten de partinin yeni hüviyetinin ve hamlelerinin bir simgesi durumunda
olan isim degisikliginin gündeme gelisi, birkaç yil öncesine kadar
uzanmaktadir. Bu dönemde Parti Genel İdare Kurulu ‘nun tespit ettigi isimler
arasinda "9 Isik Partisi", "Milli Hareket Partisi" ve
"Milliyetçi Köylü Partisi" gibi isimler yer almaktadir. Daha sonra
yapilanGenel İdare Kurulu’nun toplantilarinda Kongre’ye teklif edilecek
isim olarak "Milli Hareket Partisi" ismi agirlik kazanmistir. Ayni
toplantilarda partinin ambleminin de bu isme uygun ve Türk İslam sentezini
sembolize edecek bir sekilde olmasi kararlastirilmistir. Sonuç olarak,
"Milli" kavraminin kullanilabilmesi için Bakanlar Kurulu’nun
izninin gerekli olmasi gibi bazi bürokratik engeller sebebiyle "Milliyetçi
Hareket Partisi" isminde karar kilinmistir.
Büyük Kongre, partinin yeni ismini kabul ettikten sonra, amblem konusundaki
karari genel idare kuruluna birakmistir. Kongre’den sonra toplanan ilk genel
idare kurulunda partinin amblemi, daha önce gündeme geldigi gibi "Üç
Hilal" olarak kararlastirilmistir. Ayni toplantida gençlik kollari için
de "Hilal İçinde Kurt" amblemi benimsenmistir.
Milliyetçi Hareket Partisi, bu tarihten itibaren Türk siyasi hayatindaki
yerini almistir. Parti o zamana kadar agirlikli olarak kültürel ve entellektüel
faaliyetler seklinde devam edegelen milliyetçi akimin temel degerlerini ve amaçlarini,
siyasi hayatta aktif bir sekilde savunulmasi rolünü üstlenmistir. 1969
sonrasi dönem, bu misyonun öncelikle korumak ve gelistirmek, daha sonra da
benimsetmek, yani iktidar yapmak faaliyetlerini kapsamaktadir. 1969 yilindaki
gelismelerin, milliyetçi akim ve partinin tarihi açisindan önem tasimasi bu
ve benzeri sebepler yüzündendir. Bu tarihten sonra milliyetçi aydinlari
ilgisinin ve desteginin artmasi da bunu göstermektedir. Dolayisiyla 1969 yili,
Türk milliyetçiliginin siyasi hayata tasinmasi ve agirligini koymasi sürecinde
bir dönüm noktasi olarak kabul edilebilir.
Bu yildan sonraki parti politikalarinin agirlik merkezlerini, devlet yönetimini
etkilemek, seçmeni bilgilendirmek ve destegini kazanmak çabalari
olusturmaktadir. Yeniden teskilatlanma çabalarinin devam ettigi bir dönemde
yapilan 1969 seçimlerinde oy orani, 1965’e göre biraz daha artmasina ragmen
%3’te kalmistir. 1973 seçimlerinde ise oy orani %3.4’e, milletvekili sayisi
1’den 3’e yükselmistir. Parti yönetiminin bu seçimlerde Meclis’te Grup
kurma beklentisi olmasina ragmen, bu hedefe ulasilamamistir. Bunun sebebi
olarak, merkez sagdan sola kadar birçok partinin karalama kampanyalarina
basvurmasi, maddi imkansizliklar, aday belirlemede ve propaganda
faaliyetlerindeki yetersizlik gösterilmistir. Grup kurma hedefi 1977 seçimlerinde
gerçeklestirilmistir. Bu seçimlerde büyük bir oy siçrama yaparak oy orani
%6.42’ye, milletvekili sayisini 16’ya çikartmistir. MHP, bu tarihten
itibaren siyasi yapim içinde hatiri sayilir bir etkinlige sahip olmus ve parti
sisteminin önemli bir unsuru haline gelmistir.